İzmir Büyükşehir Belediyesi, afetlere karşı dirençli bir kent oluşturma hedefiyle yürüttüğü yapı stoku envanter çalışmalarını Karşıyaka’ya taşıyor. Bayraklı ve Bornova’nın ardından başlatılacak incelemelerde, ilçedeki 22 bin 500 bina inşaat mühendislerince değerlendirilecek. Aynı zamanda Karşıyaka’nın zemin yapısını ortaya koyacak mikrobölgeleme araştırmaları yapılacak. Çalışmaların amacı; sağlam zeminlerde, doğru mühendislik yöntemleriyle güvenli ve dayanıklı yapılar inşa edilmesini sağlamak.
17 Ağustos 1999 Gölcük Depremi’nin üzerinden 26 yıl geçmesine rağmen yarattığı acılar ve dersler hâlâ hafızalardaki yerini koruyor. İzmir Büyükşehir Belediyesi Afet İşleri Dairesi Başkanlığı, kentin afetlere karşı dayanıklılığını artırmak için yürüttüğü çalışmalarda yeni bir safhaya geçti. 30 Ekim İzmir Depremi’nde en çok etkilenen Bayraklı ve Bornova’da yapı stoku envanterini tamamlayan Büyükşehir, benzer çalışmayı kısa süre içinde Karşıyaka’da da başlatacak. Bu kapsamda İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Cemil Tugay ile İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) İzmir Şubesi arasında protokol imzalandı. Anlaşma doğrultusunda Karşıyaka’da yer alan 22 bin 500 bina mühendisler tarafından değerlendirilecek. Ayrıca Ege Şehir Planlama AŞ iş birliğiyle ilçenin zemin yapısına dair ayrıntılı bilgiler sunacak mikrobölgeleme çalışmaları da eş zamanlı yürütülecek.
Öncelikli Yapılar Belirlendi
İzmir Büyükşehir Belediyesi Afet İşleri Dairesi Başkanı Eylem Ulutaş Ayatar, İzmir’in yüksek deprem riski taşıyan bir kent olduğunu hatırlattı. Olası depremlerde can ve mal kaybını en aza indirmek için yürüttükleri çalışmalara değinen Ayatar, “Bornova’daki mikrobölgeleme çalışmalarının saha aşamasını bitirmek üzereyiz. Bayraklı ve Bornova’da toplam 100 bin binayı ön değerlendirmeye aldık. Bu binalardan daha ileri analiz yapılması gerekenleri tespit ederek ilçe belediyelerine bildirdik. Sürecin hızlanması için yoğun çaba gösteriyoruz” dedi.
Karşıyaka’da Yeni Dönem
Yakın zamanda Karşıyaka’da başlatılacak çalışmalara değinen Ayatar, “İlçedeki 22 bin 500 yapıyı hem sahada hem de belediye arşivlerinde yer alan projeleri inceleyerek hızlı tarama yöntemiyle değerlendireceğiz. Bayraklı ve Bornova’daki gibi öncelikli yapılara dair tespitler yapılacak. Aynı anda başlayacak mikrobölgeleme araştırmalarıyla birlikte iki sürecin birbirini beslemesini sağlayacağız. Böylece daha bilimsel ve sağlıklı veriler elde edeceğiz” diye konuştu. Ayatar, tüm bu verilerin Deprem Master Planı için güçlü bir altyapı oluşturacağını, ayrıca yeni yapılaşma alanlarının daha doğru biçimde belirlenmesine imkân sağlayacağını vurguladı.
Akademisyenlerle Ortak Çalışma
Ayatar, Deprem Master Planı için bir koordinasyon kurulu kurulduğunu ve çalışmaların 8 temel başlıkta sürdürüleceğini açıkladı. Bu başlıkların yürütücülerinin İzmir’deki üniversitelerde görev yapan akademisyenlerden seçildiğini belirten Ayatar, “Planın İzmir akademisiyle birlikte şekillenmesini istedik” dedi. Bayraklı ve Bornova’daki yapı stoku incelemelerinin yurttaşlar açısından hayati önemde olduğuna dikkat çeken Ayatar, “Kentimizde ve ülkemizde meydana gelen depremler bizlere acı dersler veriyor. Hazırlık, sadece deprem anında değil, her zaman yapılması gereken bir sorumluluk. Biz de bu bilinçle çalışmalarımızı sürdürüyoruz” ifadelerini kullandı.
Sağlam Zemin, Güvenli Yapılar
Yapı güvenliği için en kritik unsurun doğru zemin koşulları olduğunu vurgulayan Ayatar, “Zemine uygun inşa edilen yapılar, depremlere karşı daha dayanıklıdır. Amacımız, sağlıklı zeminlerde, bilimsel yöntemlerle inşa edilen güvenli konutların artması. Bayraklı ve Bornova’daki yapı stoku incelemelerimizi ilçe belediyelerine ilettik, vatandaşlar bilgilendirildi. Ön değerlendirme sonucunda tespit edilen riskli yapılar için yurttaşların 6306 sayılı yasa ve Deprem Yönetmeliği kapsamında detaylı analiz yaptırmaları gerekiyor. Bunu geciktirmemeleri çok önemli” dedi. Kentteki yapıların çoğunun eski tarihlerde yapıldığını belirten Ayatar, bu nedenle daha kapsamlı incelemelere ihtiyaç duyulduğunu vurguladı. “Bütün bu çabaların en temel nedeni insan hayatını korumaktır. Güvenli binalarda yaşamak herkesin hakkıdır” dedi.
Depremsellik Araştırması ve Tsunami Analizi
İzmir’de yürütülen çalışmalar yalnızca yapı stoku ve mikrobölgeleme ile sınırlı değil. İl merkezi baz alınarak 100 kilometrelik yarıçapta sürdürülen “İzmir İli Depremsellik Araştırması Projesi” kapsamında hem karadaki hem de denizdeki fay hatları inceleniyor. Çalışma tamamlandığında İzmir’in karşı karşıya kalabileceği en büyük deprem senaryoları, ivme değerleri, yüzey faylanma ihtimalleri ve kıyı şeridinde oluşabilecek tsunami riskleri hakkında somut verilere ulaşılacak. Büyükşehir Belediyesi, olası tsunamilere yönelik tehlike analizi modellemesini de bitirdi. Buna göre İzmir’in 600 kilometrelik kıyı şeridinde ve kıyıya yakın ilçelerde olası su baskınları için senaryolar hazırlandı.
Önceki Haber: İzmir Avrupa’nın İklim-Nötr Şehirler Misyonu’nda Pilot Kent



